Yapay Zeka ve Ceza Hukuku
Giriş
Araştırma konumuz; yapay zeka tarafından işlenen bilişim suçları değil, robotik teknolojinin dahil olduğu yani yapay zekanın robot formunun fiziksel eylemlerinden doğan cezai sorumluluktur.
Dikkat edilmesi gereken husus, robotun yapay zeka teknolojisine sahip olmasıdır. Zira yapay zekaya sahip olmayan bir robot veya bilgisayar eşya niteliğindedir. Bu sebeple burada robotun cezalandırılması hususu gündeme dahi gelmez, bu eşya yalnızca müsadereye konu olabilir.
Dolayısıyla cevabını aradığımız soru şudur: “Yapay zeka tarafından bir suç işlendiği takdirde, bu suçun neticelerinden kim sorumlu olacaktır ve bunun yaptırımı ne olacaktır?”
Genel Olarak
Yapay zekayı kısaca otonom olarak faaliyet gösteren, inorganik zeki varlıklar olarak tanımlayabiliriz.
Birleşmiş Milletlerin 2005 tarihli Robot Bilim raporunda robot ise “kısmen veya tamamen otonom olarak işleyen, ya da programlanabilen makine” olarak tanımlanmaktadır.
Yapay zekâlar otonom olarak hareket edebilmektedir. Yani herhangi bir müdahaleye ihtiyaç duymaksızın kendi başına bağımsız bir şekilde karar alma yeteneğine sahiptir. Dolayısıyla bu kararlar da birtakım sonuçlar doğurmaktadır.
Örnek Davalar
UBER’in yapay zekâlı taşıtlarından biri, test uygulaması sırasında karşıdan karşıya geçen bir kadına çarpmış ve ölümüne yol açmıştır. Bu kazada araç içindeki test uygulamacısının dikkatini vermesi gerekirken telefonu ile ilgilenmesi, UBER’in acil durum fren sistemini devre dışı bırakmış olması hususlarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
1981 yılında ise Japonya’da bir robot, kendisinin bakım işleriyle görevli olan işçinin ölümüne sebebiyet vermiştir. Faaliyetinin engellendiğini düşünen robot, onu kapatmayı unutan işçiye güçlü hidrolik kollarıyla vurarak bu fiili işlemiştir. Yapılan soruşturma neticesinde işçilerin yeni sisteme yabancı olmaları ve makinelerin işleyişine dair kuralların ihmalinin de kazaya neden olduğu rapor edilmiştir. Bu durum, bir robotun insan ölümüne sebebiyet verdiği ilk olay olarak değerlendirilmektedir.
2016 yılında ABD’de Tesla’nın otomatik pilotla yönetilen otomobili, tamamen otopilot
kontrolündeyken beyaz renkteki bir aracı gökyüzü gibi algılamış ve manevra yapmayarak sürücüsünün ölümüne sebebiyet vermiştir. Bu dava, Tesla ve otomobil sürücüsünün; üretim esnasında veya araç kullanımı sırasında taksir sorumluluklarının değerlendirilmesi üzerinden devam etmiştir.
Hukuki Statüsü
Türk Ceza Hukukunda sadece gerçek kişiler suçun faili olabilir. Tüzel kişilerin suç faili olabilmesi mümkün değildir, zira iradeleri yoktur. Dolayısıyla mevcut Türk Ceza Kanunu uyarınca yapay zekanın fail olarak nitelendirebilmesi için gerçek kişi sıfatını haiz olması gerekmektedir.
Yapay zekâyı, otonom kararları neticesinde meydana gelen zararlardan bizzat sorumlu tutabilmek için, her şeyden önce yapay zekaya Türk Medenî Kanunu anlamında bir kişilik bahşedilmiş olması gereklidir. Mevcut yasal düzenlemeler uyarınca yapay zekânın hukuken bir kişilik kazanmamış olduğu anlaşılmaktadır. Hukuken kişi sayılmayan yapay zekânın hukuka aykırı fiillerinden sorumlu tutulması da söz konusu olmayacaktır. Ancak doktrinde, yapay zekanın bir araç olarak kullanılması halinde dolaylı fail olabileceği şeklinde yaklaşımlar yer almaktadır.
Ancak yapay zekânın hukukî statüsü hakkında doktrinde pek çok görüş bulunmaktadır. Bunları başlıca; eşya, köle, tüzel kişi ve elektronik kişi yaklaşımları olarak ifade edebiliriz.
Yapay zekayı ‘eşya’ olarak tanımlayan görüş uyarınca yapay zekâ; bir hak süjesi olarak değil, bir obje olarak değerlendirilmektedir. Bu görüş yapay zekanın potansiyeli göz önüne alınarak sıradan bir eşya kategorisi içerisinde yer alamayacağı gerekçesiyle eleştirilmektedir.
‘Köle’ görüşü ise çağdaş hukuk sistemleriyle çelişmesi sebebiyle eleştiri konusu olmaktadır.
‘Tüzel kişi’ yaklaşımında yapay zeka ile yaratıcısı arasındaki ilişkinin dernek ile yönetim kurulu arasındaki ilişkiye benzetilmesi söz konusudur. Bu yaklaşım da eleştirilerin hedefindedir.
Son olarak, Avrupa Parlamentosu Hukuk İşleri Komisyonu tarafından 27 Ocak 2017 tarihli Robotikler Hakkında Medenî Hukuk Kuralları Tavsiye Raporu’nda ‘elektronik kişi’ yaklaşımı ortaya atılmıştır.
Türk doktrininde ve mukayeseli hukukta bu görüşler tartışılırken, yasal boşlukları doldurmak adına hukuki bazı adımların atıldığı da görülmektedir. Nitekim Güney Kore, doğrudan robotların ve yapay zekânın statüsünü düzenlemeye yönelik ilk yasayı yürürlüğe sokan ülkedir.
TCK Bakımından
Bu yazının inceleme konusu yapay zekanın eylemlerinden doğan cezai sorumluluğu olup, hukuki sorumluluğu bakımından ise Türk Hukuku’nda bir düzenleme bulunmadığı için genel hükümlere başvurulması gerektiği kısaca ifade edilebilir.
Öncelikle Türk Ceza Kanunu kapsamında bir sorumluluktan bahsedebilmek için kanunda suç olarak sayılan fiillerin, maddi ve manevi unsurları da bandıracak şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir.
Maddi unsurlardan faile ilişkin tartışılan hususlar yapay zekanın hukuki statüsü başlığı altında değerlendirilmiş olup kusura ilişkin de bir irdelemeye gerek bulunmaktadır.
Kusursuz ceza olmaz prensibi uyarınca, kusur yeteneğinin bulunmaması fail hakkında cezaya hükmedilememesi sonucunu doğurur. Dolayısıyla yapay zekanın kusur yeteneğinin bulunup bulunmadığı hususu incelenmeye muhtaçtır.
Doktrin bu konuda ikiye ayrılmış durumdadır. Yapay zekanın kusur yeteneğine sahip olmadığını düşünen görüşü kabul ettiğimiz takdirde mevcut TCK kapsamında bir sorumluluk doğmayacak ve yapay zeka hakkında herhangi bir cezaya hükmedilemeyecektir. Çocuklara ilişkin düzenlemeye kıyasen, yapay zekanın kusurluluğunu kaldıran sebebin bulunduğu fikri de yer almaktadır. Yapay zekanın kusur yeteneğine sahip olduğunu veya yakın gelecekte sahip olacağını düşünen diğer görüşü kabul ettiğimizde ise ancak kusuru bulunduğu takdirde yapay zekanın cezai sorumluluğu doğabilecektir.
Doktrindeki Görüşler
Mukayeseli hukukta yapay zekanın -robotun- eylemlerinden dolayı yapay zekanın bizzat kendisinin mi, onu programlayan yani yazılımını yapan kişinin mi yoksa yapay zekayı işleten, onu kullanan kişinin mi sorumlu tutulacağı hususunda bir görüş birliği bulunmamaktadır.
Yapay zekanın herhangi bir cezai sorumluluğunun bulunmayacağına ilişkin görüşler ileri sürülmüştür. Bu görüşe göre sorumluluk yapay zekanın yazılımcısına aittir. Fakat bu görüş, yazılımcısının gerekli özeni gösterdiğine dair somut kanıtların bulunması veya yazılım hatasının bulunmaması halinde doğrudan yazılımcının sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle eleştirilmektedir. Yine de günümüzde, üreticinin sorumlu tutulması gerektiği yönünde bir eğilim vardır. Özellikle otonom araçların sebep olduğu kazalardan dolayı sorumluluğun sürücülerden, üreticilere geçmesi yönünde görüşler giderek artmaktadır.
Öğretide TCK m. 177’de düzenlenen, hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması suçunun, yapay zekayı zilyetliğinde bulunduranlar bakımından kıyasen uygulanabileceği de ifade edilmiştir. Buna göre yapay zekanın eylemlerinden doğan sorumluluğun işletenine ait olacağı savunulmaktadır.
Son olarak, yapay zekanın eylemlerinden bizzat kendisinin sorumlu olacağı yaklaşımı da popülaritesini korumaktadır. Naçizane şahsi kanaatim şu an için bu görüşün zayıf kaldığı, ancak yakın gelecekte irade yeteneği kuvvetlendirilmiş yapay zeka tarafından tek başına alınmış kararlar ve bunun sonucunda meydana gelmiş neticelerden sorumluluğun bizzat bu güçlü yapay zekaya ait olabileceği şeklindedir.
Cezalandırma ve Yaptırımlar
Yapay zekanın faaliyetlerinden doğan cezai sorumluluğun kime ait olduğu sorusuna verilen cevaba göre yaptırım da değişmektedir. Cezai sorumluluğun yazılımcı veya işleten olarak gerçek kişilere ait olması halinde TCK’da yer alan yaptırımlara başvurulabilecektir. Özellikle burada yapay zekanın silah olarak kullanılması durumu söz konusu olabilir. Ancak sorumluluğun bizzat yapay zekanın kendisine ait olacağı kabul edildiği takdirde yapay zekaya ne gibi yaptırımların uygulanabileceği sorunu
çıkmaktadır.
Mevcut hukuk düzenlerindeki hapis ve para cezası gibi cezalandırma yöntemleri yapay zekâlı robotlar karşısında işlevsiz kalabilir. Bu sebeple ölüm cezasının yansıması niteliğinde olan yapay zekanın fişinin çekilmesi, müsadere edilmesi gibi fikirler ortaya atılmıştır. Ek olarak, yapay zekanın cezalandırılması halinde, bunun diğer yapay zekaların suç işlemesinin önlenmesi adına herhangi bir fayda sağlayamayacağı, dolayısıyla da herhangi bir caydırıcılığının olmayacağı ifade edilebilir.
Sonuç
Sonuç olarak Türk Hukuku ve dünyadaki diğer hukuk sistemleri bakımından yapay zekanın cezai sorumluluğuna yönelik özel bir kanuni düzenlemenin varlığından söz edememekteyiz. Mevcut düzenlemelerin yapay zekaya doğrudan uygulanması mümkün olmamakla birlikte, söz konusu yasal düzenlemelerin birtakım entegrasyon faaliyetleri sonucunda yapay zeka bakımından da işlerlik kazanabileceği ifade edilebilir.
2012 yılında ise Avrupa Komisyonu, yapay zekâ ve robotlara ilişkin hukuki sorunlara yönelik çözümler aramaya başlamıştır. Fakat bu konuda henüz bağlayıcı bir uluslararası düzenleme yapılmamıştır.
Bu durumda, şu an için yapay zekanın hukuka aykırı fiilleri sebebiyle doğan sorumluluğun kime ait olduğu sorusuna mevcut yasal düzenlemeler kapsamında herhangi bir cevap verilemezken, Türk Hukuku’ndaki ve mukayeseli hukuktaki görüşler üzerinden çıkarımda bulunulabilir.
Fakat belirtmek gerekir ki, hızla gelişen teknolojiye ayak uydurabilmek adına dünya çapında çeşitli çalışmalara başlanmış olup, dijitalleşen dünyada varlığını korumak isteyen hukuk düzenlerinin de değişime ve gelişime uğramaya hazırlandığı apaçık ortadadır.
KAYNAKÇA
Comments